TR EN AR FA
 
İnternet sitemizde yer alan yayınlar, düşünce yazıları niteliğinde olup yazarların ele aldıkları konu hakkındaki bireysel görüşlerini yansıtmaktadır; düşünce ve ifade özgürlüğüne inanan bir Büro olarak her türlü fikre saygı ve dile getirilmelerinden memnuniyet duyuyoruz. Sitemizdeki yazı ve makalelerde yer alan bilgileri spesifik bir hukuki uyuşmazlığa uygulamadan önce mutlaka bir Avukata danışmanızı tavsiye ederiz.

Sgk Borçlarının Tahsiline İlişkin Anayasa Mahkemesi Kararı Ve Etkileri

İşbu bilgilendirme notunda, 05.05.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2018/139E. 2020/12K. sayılı Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edilen 5510 sayılı Kanun’un Ek 17. Maddesinin 4. fıkrası ve iptal başvurusu reddedilen 3. fıkrası hakkında bilgilendirmeler ve hukuki değerlendirmelerimiz paylaşılacaktır.

I. KARAR ÖZETİ

Anayasa Mahkemesi 05.05.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2018/139E. 2020/12K. sayılı kararı ile 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Ek 17. Maddesinin 4. fıkrasını iptal etmiştir. Söz konusu karar bir bireysel başvuru sonucu değil, Anayasanın 152. maddesi uyarınca yapılan somut norm denetimi sonucu verilen bir karardır. Yani ilk derece mahkemesi olan ve İş Mahkemesi sıfatıyla ilgili davaya bakan Bayındır Asliye Hukuk Mahkemesi, görmekte olduğu Sosyal Güvenlik Kurumu’na karşı açılmış olan bir alacak davasında 5510 sayılı Kanun’un 01/04/2018 tarihinde yürürlüğe giren Ek 17. maddesinin 3. ve 4. fıkralarının Anayasa’ya aykırılık oluşturduğu kanısına varılmış ve ilgili kanun hükümlerinin denetimi istemi ile Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunulmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülen madde hükümleri son derece teknik bir konuya ilişkin olduğu için, maddenin tamamını paylaşmak yerinde olacaktır:

“EK MADDE 17- (1) Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.

(2) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.

(3) Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yıl sonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır.

(4) Görülmekte olan davalarda ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumunca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.

5510 sayılı Kanunun Ek 17. madde hükmü kısaca; işverenlere sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden koşulları yerine getirmek kaydıyla yararlanmalarına, yararlanılan teşviklerin değiştirilmesine veya şartları sağladığı halde teşvik başvurusu reddedilenlerin geçmişe etkili olarak teşviklerden yararlanmalarına ilişkin düzenlemeleri içermektedir. Anayasa Mahkemesinin kararına konu 3. fıkrası işverenlere yapılacak iadelerin mahsup şeklinde yapılacağını düzenlemektedir; bu mahsup işlemi işverene yapılacak iadenin 3 yılı bulabilecek şekilde düzenlenmiştir. Maddenin 4. fıkrasında ise Ek 17. maddenin yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan konuya ilişkin davalarda da bu mahsup işleminin yapılacağı ve dolayısıyla mahkemeler tarafından re’sen davanın konusuz kalmasına karar verilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine 4. fıkraya göre görülmekte olan davalarda yargılama gideri idarenin - yani SGK’nın - üzerine bırakılacak, davacı avukatı lehine ise vekalet ücretinin dörtte birine hükmedilecektir.

Bayındır Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan somut norm denetimi talebi de başvurucuların 1/4/2018 tarihinden itibaren alacaklarına 3 yılda ulaşabilecek olmalarının hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiği ve vekalet ücretine ilişkin düzenleme ile hem 1/4/2018 tarihinden önce açılan davalarda karar verilecek vekalet ücretleri açısından farklılık yaratacağı hem de vekalet ücretinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin (AAÜT) altında belirlenemeyeceği nedenleri ile yapılmıştır.

Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan değerlendirme sonucunda iptali istenen 3. fıkra bakımından usul hukuku açısından başvuruda bulunan mahkemenin yetkisiz olması sebebi ile bu fıkra açısından başvurunun reddine, 4. fıkra hakkında ise fıkra hükmünün Anayasa’nın temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin 13., mülkiyet hakkında ilişkin 35. ve hak arama hürriyetine ilişkin 36. maddelerine aykırı olması sebebi ile iptal edilmesine karar verilmiştir. İptal kararının gerekçesi ise özet olarak; ilgili madde yürürlüğe girmeden önce açılan ve madde yürürlüğe girdiğinde halen görülmekte olunan davalar açısından hukuka ve hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurmasıdır.

Zira ilgili fıkra uyarınca görülmekte olan davalar bakımından faizin başlama tarihi olarak ödeme tarihi değil dava öncesinde yapılan idari başvuru tarihi esas alınacak ve hesaplanacak tutarın 3 yıl gibi uzun bir süreye yayılarak mahsup edilmesine ve iadesine hükmedilecektir. Ancak bu durum uyuşmazlığın esasını çözüme kavuşturma imkânına, davacıların alacaklarına uygulanacak faizin başlangıç tarihini ve Kanun uyarınca hesaplanacak tutara ulaşma şekil ve süresi yönünden onların aleyhine olacak şekilde bir müdahaleye neden olmaktadır. Davacılar davanın görülmeye devam edilmesiyle maddi uyuşmazlığın çözümü ile elde edilebilecek birtakım menfaatlerden Ek 17. Maddenin 4. fıkra hükmü ile mahrum kalmaktadır. İşbu fıkranın mevzuatımızda yer almasaydı işverenler maddede yer alan sebepler uyarınca mahkemeye başvurmuş halen yargılama süreci devam eden bir davada mahkeme tarafından alacağın derhal ve nakden tahsiline hak kazanabilecekler iken, bu kural nedeni ile bu imkân ortadan kaldırılmaktadır. Anayasa Mahkemesince işbu fıkranın davacılara aşırı bir külfet yüklediği, bu yönüyle kuralla karar hakkına getirilen sınırlamanın orantısız, dolayısıyla ölçüsüz olduğu sonucuna ulaşılmış ve 4. fıkranın iptal edilmesine karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

İncelenen Anayasa Mahkemesi iptal kararı ile 7103 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 70. maddesinin ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na eklenen ek 17. maddesinin aynı metinli 4. fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. İlgili madde içeriği itibari ile işverenlere sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerden yararlanılış şartlarını düzenlemektedir. Bu konulara ilişkin idare tarafından kendisine hukuka uygun işlem yapılmadığını düşünen kişilerce idare dava edilerek tesis edilen işlemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi sağlanmaktadır. İlgili madde 01/04/2018 tarihinde yürürlüğe girmiş ve bu tarihte hali hazırda görülmeye devam edilen davalarda verilecek kararlara ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Ancak bu usul ve esasların Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasamız uyarınca korunan haklara getirmiş olduğu sınırlamalar bakımından orantısız ve ölçüsüz olduğuna karar verilmiştir.

Şu hâlde prim teşviki, destek ve indirimlerine ilişkin görülmekte olunan davalarda mahkemelerce alacağın derhal ve nakden tahsiline karar verilebilecektir. Ayrıca bu davalarda hükmedilecek vekâlet ücreti bakımından da kısıtlama kalkmış bulunmaktadır. Prim teşviki, destek ve indirimlere ilişkin alacaklarına ilişkin hali hazırda görülmeye devam eden davası olan veya bu konuda dava açmayı düşünen işverenleri doğrudan etkileyecek olan bu karar hakkında sorunuz olması veya daha ayrıntılı bilgi almak isterseniz büromuz ile iletişime geçmekten çekinmeyiniz.

Saygılarımızla,

ESİS HUKUK BÜROSU


#makale #karar #içtihat #sgk #sgk borçları #anayasa mahkemesi kararı
Yol Tarifi