TR EN AR FA
 
İnternet sitemizde yer alan yayınlar, düşünce yazıları niteliğinde olup yazarların ele aldıkları konu hakkındaki bireysel görüşlerini yansıtmaktadır; düşünce ve ifade özgürlüğüne inanan bir Büro olarak her türlü fikre saygı ve dile getirilmelerinden memnuniyet duyuyoruz. Sitemizdeki yazı ve makalelerde yer alan bilgileri spesifik bir hukuki uyuşmazlığa uygulamadan önce mutlaka bir Avukata danışmanızı tavsiye ederiz.

İFLAS VE KONKORDATO HUKUKUNDA GÜNCEL GELİŞMELER*

* Av. Ramazan AKINCI, Stj. Av. R. Hansa BULUT

19/06/2021 tarih ve 31516 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ‘Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ (kısaca “torba kanun”) ile İcra İflas Kanunu ile yürürlükte bulunan muhtelif kanunlarımızda birtakım değişiklikler yapılmış, söz konusu değişiklikler yayım tarihi ile birlikte yürürlüğe girmiştir. İşbu bilgilendirme notunda İcra İflas Hukuku bakımından yapılan değişiklikler ele alınmıştır. Söz konusu kanun kapsamında genel itibariyle iflas ve konkordato hükümleri anılmış olmakla birlikte kanun ile yapılan önemli değişiklikler ve eklemeler aşağıda sayılmıştır.

1. TİCARİ VE EKONOMİK BÜTÜNLÜK TEŞKİL EDEN HAK VE MAL SATIŞINA İLİŞKİN YENİLİKLER

1.1. Torba yasa ile İİK’nin 241. maddesine eklenen üçüncü fıkra ile getirilen yenilik şu şekildedir: “Ticari ve ekonomik bütünlük arz eden ya da bir bütün hâlinde satıldığı takdirde daha yüksek gelir elde edileceği anlaşılan mal ve haklar ile bu mal ve hakları bünyesinde bulunduran işletmeler bir bütün olarak satılır. Satışta işletmenin devamlılığı ve ekonomiye olan katkısı gözetilir. Bu hâlde taşınmazın paraya çevrilmesi hükümleri uygulanır. Bir bütün olarak satış gerçekleşmezse mal ve haklar ayrı ayrı satılır. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikte düzenlenir.”

1.2. Buna göre ticari anlamda tümlüğe etki eden mal ve haklar ya da getirisi tek başına satışa oranla daha fazla değere sahip olan mal ve haklar ile bu mal ve hakları bünyesinde bulunduran işletmeler bir bütün olarak satılabilir. Bu düzenlemenin yalnızca malvarlığı olarak değil, hak ve işletmeler bakımından geniş olarak ele alınması bütünleyici hak ve malların birleşik halde satışının gerçekleşmesini hüküm altına almıştır. Satışta öncelikli olarak işletmenin devamlılığı ve ekonomiye olan katkısı gözetilir. Yargıtay’ın verdiği kararlardan hareketle, taşınır malların “kullanım birliği içinde olmaları”, “grup eşyası olmaları”, “maddi benzerlik ve kullanım ilişkisi içinde bulunmaları” ya da taşınır mallar arasında “teknik bağlantı olması” gibi hususlar ekonomik ve ticari bütünlük olarak satılmaları bakımından gerekçe oluşturur. Bu durum alacaklının da borçlunun da menfaatine olacaktır.

2. REHİNLİ ALACAKLARA İLİŞKİN YENİLİKLER

2.1. Konkordato süreci bakımından rehinli alacakların durumunu belirleyen İİK madde 295 hükmüne yeni bir fıkra eklenmiştir; “Şu kadar ki, rehinli malın konkordato projesine göre işletme tarafından kullanılması öngörülmüyor veya kıymeti düşecek ya da muhafazası masraflı olacak ise 297. maddenin ikinci fıkrasındaki usule göre satışına izin verilebilir. Satış gelirinden rehinli alacaklıya rehin bedeli kadar ödeme yapılır.

2.2. İİK madde 295/1 hükmünde 2018 yılında yapılan değişiklik ile fıkrada yer alan “Konkordato mühleti sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez” hükmü gereği satış işlemleri yapılamıyordu. Yukarıda yer verilen torba yasanın getirdiği yeni fıkra hükmünün mevcut sisteme getirdiği değişiklik ile birlikte rehinli malın değerinin piyasaya oranla düşecek olması ya da muhafazasının satışa kıyasla daha masraflı olması halinde takdir esası gereği işlemler, İİK madde 297 başlığı altında ikame edilen komiserin izni ile geçerli olmakta, oluşacak değer kaybı ve yapılan masrafların minimize edilmesi amaçlanmaktadır.

2.3. İİK madde 295 hükmü ile rehinli alacaklara ilişkin getirilen yeniliklere ek olarak, İİK’nin 297. maddesi ise şu şekilde değiştirilmiştir; “Borçlu, mahkemenin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemez, kefil olamaz ve ivazsız tasarruflarda bulunamaz; taşınmazını, işletmenin faaliyetinin devamı için önem arz eden taşınırını ve işletmenin devamlı tesisatını devredemez ve takyit edemez. Aksi hâlde yapılan işlemler hükümsüzdür. Mahkeme bu işlemler hakkında karar vermeden önce komiserin görüşü ile alacaklılar kurulunun muvafakatini almak zorundadır.” Görüldüğü üzere konkordato mühletindeki borçlu, komiserin gözetimi altında bazı işlere devam edebilir. Mühlet kararı verilirken veya mühlet devam ettiği sırada (mühlet içinde) rehin tesisi, kefalet, taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devri ve ivazsız tasarrufların yapılmasına yönelik işlemler ticaret mahkemesinin iznine bağlıdır ve bu işlemler mahkeme izni dışında yapıldığı takdirde hükümsüzdür. Mühlet kararı ile konkordato borçlusuna bazı işlemleri yasaklayarak alacaklıların bir nebze daha korunmaya çalışıldığı görülmektedir.

3. KESİN MÜHLETİN DEVAM EDEN SÖZLEŞMELER BAKIMINDAN SONUÇLARINA İLİŞKİN YENİLİKLER

3.1. 2004 sayılı Kanunun 296. maddesinin birinci fıkrasına “arz eden” ibaresinden sonra gelmek üzere “sözleşmelerin devamı esastır. Bu” ibaresi eklenmiştir; İşbu düzenleme ile borçlunun taraf olduğu sözleşmelerin aynı şekilde devam edileceği düzenlenerek, sözleşmenin diğer tarafı olan alacaklıların olası konkordato projesinden etkilenmelerinin önüne geçilmiştir. Kanunda yer alan “sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hâle getireceğine ilişkin hükümler, borçlunun konkordato yoluna başvurması durumunda uygulanmaz” hükmü aynen korunarak sözleşmenin sadece bu kanun maddesine aykırı hükümlerinin uygulanmayacağına dikkat çekilmiştir.

3.2. 2004 sayılı Kanunun 296. maddesi ikinci fıkrasının birinci cümlesine “engelleyen” ibaresinden sonra gelmek üzere “aşırı külfetli” ibaresi eklenmiş ve cümlede yer alan “onayıyla” ibaresi “izniyle” şeklinde değiştirilmiştir. Konkordato aşamasında olan borçlunun, projesini etkileyen sözleşmelerin feshi için konkordato projesinin engellenmesinin yanı sıra borçlu için aşırı külfetli olma ve mahkemeden izin alma şartı düzenlenmiştir. Bu değişiklikle de konkordato sürecinde olan şahıs/şirket ile ticari ilişkiye giren ya da girmek isteyen kişilerle yapılacak sözleşmelerin feshi süreci oldukça ağır şartlara tabi tutularak ticari hayatın sürekliliğinin amaçlandığı görülmektedir.

4. KONKORDATO SÜRECİNDE VERİLEN KREDİ BORÇLARINA İLİŞKİN YENİLİKLER

4.1. Torba yasa ile İİK 308/c maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir; “Kredi kurumları tarafından verilen krediler de dâhil olmak üzere geçici mühlet kararından sonra komiserin izniyle akdedilmiş borçlar, adi konkordatoda konkordato şartlarına tabi değildir, temerrüt hâlinde mühlet sırasında dahi icra takibine konu edilebilir ve 206 ncı madde kapsamında rehinli alacaklardan hemen sonra, diğer bütün alacaklardan önce ödenir; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda yahut sonraki bir iflâsta 248 inci madde kapsamında masa borcu sayılır.”

4.2. İİK uyarınca konkordato başvurusunda mahkemeye sunulmuş olan belgeler eksiksizse içerik incelemesi yapılmadan geçici mühlet kararı verilmektedir. Geçici mühlet kararı verilmesiyle konkordato komiseri görevlendirilir. Geçici mühlet kararı sonrasında konkordato komiserinin izniyle akdedilen borçlar kredi kurumlarının sağladığı krediler de dahil olmak suretiyle adi konkordato nisabına girmeyecektir. Borçlanılan edim yerine getirilmezse; mühlet devam ederken icra takibine konu edilebilir ve rehinli alacakların sırasını belirten İİK madde 206 uyarınca rehin alacakları ödendikten sonra ve fakat diğer alacaklardan öncelikli olarak ödenir. Malvarlığının terki suretiyle konkordatoda ya da sonraki iflas kararında İİK madde 248 uyarınca öncelikli olarak ödenmesi gereken tutar iflas masrafı ve masa borcu niteliğine haiz olacaktır.

5. İFLAS DAİRESİ MEMURLARI VE İFLAS KARARI SONRASINDA KONKORDATO KOMİSERİNİN YETKİLERİ HAKKINDA GETİRİLEN YENİLİKLER

5.1. 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun (bundan sonra kısaca “İİK”) 223. maddesine yeni bir fıkra eklenmiştir. Bu yeni fıkra hükmüne göre; “İflâs idare memurları, bilirkişilik bölge kurulları tarafından oluşturulan iflâs idare memurları listesinden seçilir. Bu şekilde seçilen iflâs idare memurlarından birinin yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir, birinin ise hukukçu olması zorunludur. Listeye kayıt için, Adalet Bakanlığı tarafından izin verilen kurumlardan alınacak eğitimin tamamlanmış olması şarttır. Listede görevlendirilecek memurun bulunmaması hâlinde liste dışından görevlendirme yapılır ve bu durum bölge kuruluna bildirilir. Bir iflâs idare memuru, eş zamanlı olarak beşten fazla dosyada görev alamaz. İflâs idare memurlarının nitelikleri, denetimi, eğitimi, eğitim verecek kurumlar ve eğitimden muaf tutulacaklar ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer hususlar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikte belirlenir.

5.2. Yine torba kanun ile İİK’ya Geçici Madde 17 hükmü eklenmiş ve bu geçici madde hükmü uyarınca; “223 üncü maddenin altıncı fıkrası uyarınca iflâs idare memurları listesi oluşturuluncaya kadar listeden görevlendirme usulü dikkate alınmaksızın iflâs idare memuru görevlendirilir. Bir kişinin eş zamanlı olarak beşten fazla dosyada memur olarak görev alma yasağının takibi amacıyla, görevlendirilen iflâs idare memurları, icra mahkemesinin bağlı bulunduğu bölge adliye mahkemesi bilirkişilik bölge kuruluna bildirilir.” hükmü getirilmiştir.

5.3. İflas masasının kanuni mümessili sıfatına haiz olan iflas idaresinin işlerliği iflas idare memurları ile sağlanmaktadır. Bu yönüyle masayı temsil eden memurların sıfatı, yapılan işin niteliği itibariyle son derece önemlidir. İflas idaresi memurlarının tayin olunan işe göre münferit yahut müştereken hareket etmeleri hususu da açığa kavuşturulmuş, memurların eş zamanlı olarak görev alacağı dosya sayısı sınırlandırılmıştır. Memurların alacağı eğitimler ve diğer hususlar bakımından denetimleri için konu hakkında düzenlenen yönetmeliğe atıf yapılması da detayların açığa kavuşturulması açısından önem arz etmektedir.

5.4. Torba Kanun ile İİK 308. maddesine şu fıkra hükmü eklenmiştir; “Konkordato süreci iflâsla sonuçlandığı takdirde, iflâs kararını veren mahkeme tasfiyenin basit veya adi tasfiye usulüne göre yapılmasına ve gerektiğinde adi tasfiyenin komiserler tarafından yerine getirilmesine karar verir. Bu hâlde iflâs idaresine ait görev ve yetkiler komiserler tarafından kullanılır.” Borçlunun iflasa tabi şahıslardan olması veya doğrudan iflas sebeplerinden birinin olması halinde mahkeme borçlunun iflasına resen karar verir. Konkordato komiseri, borçlu ve alacaklı arasında köprü görevi görür. Süreç boyunca hem alacaklının hem borçlunun menfaatlerini koruyan konkordato komiseri; iflas idaresine ait görev ve yetkileri kanunda belirtilen süre boyunca kullanır.

6. SONUÇ

Görüldüğü üzere; 7327 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile getirilen yenlikler kapsamında konkordato hukuku anlamında önemli değişiklikler yapılmıştır. Rehinli malın konkordato projesine göre işletme tarafından kullanılması öngörülmüyorsa, kıymeti düşecekse ya da muhafazası masraflı olacaksa satışı için izin verilebilecek, mühlet kararından itibaren yapılması mahkeme iznine bırakılan işlemler bakımından (kefalet, rehin, ivazsız sözleşmeler, ivazsız tasarruflar, bazı devir ve takyit işlemleri) mahkeme karar vermeden önce komiser görüşü ve alacaklının muvafakati zorunlu hale getirilmesi ve kanunda belirtilen durumlarda konkordato süreci iflasta sonuçlanırsa; adi tasfiyenin konkordato komiseri tarafından yerine getirilmesi önem arz eder. Bu bağlamda konkordato kurumu işlevselliğini artırmış olacaktır.

Bunun yanında yapılan değişiklik ile paraya çevirme usulü çerçevesinde; ticari ve ekonomik olarak bütünlük arz eden mal ve hakları bünyesinde bulunduran ya da bütün halinde satıldığı takdirde daha yüksek gelir elde edileceği anlaşılan işletmelerin tamamı satılabilecek hale gelmiştir. Satışta işletmenin devamlılığı ve ekonomiye olan katkısı gözetilecektir. Dikkat çekici olan tüm bu hususlar hakkında daha ayrıntılı bilgi almak için Büromuz ile iletişime geçmekten lütfen çekinmeyiniz.

Saygılarımızla,

Yüksel/Yerkel & Partners Hukuk Bürosu

Yol Tarifi