TR EN AR FA
 
İnternet sitemizde yer alan yayınlar, düşünce yazıları niteliğinde olup yazarların ele aldıkları konu hakkındaki bireysel görüşlerini yansıtmaktadır; düşünce ve ifade özgürlüğüne inanan bir Büro olarak her türlü fikre saygı ve dile getirilmelerinden memnuniyet duyuyoruz. Sitemizdeki yazı ve makalelerde yer alan bilgileri spesifik bir hukuki uyuşmazlığa uygulamadan önce mutlaka bir Avukata danışmanızı tavsiye ederiz.

5580 SAYILI ÖZEL EĞİTİM VE ÖĞRETİM KURUMLARI KANUNU KAPSAMINDA FAALİYET GÖSTEREN OKULLAR BAKIMINDAN HACZİN ERTELENMESİ HÜKMÜNE İLİŞKİN ANAYASA MAHKEMESİ KARARI’NIN İNCELENMESİ

I. GİRİŞ

İşbu bilgilendirme notu, 01/12/2020 tarihli Resmi Gazete’ de yayınlanan, 2019/59 Esas, 2020/61 Karar sayılı ve 22/10/2020 tarihli özel öğretim kurumları bakımından haczin ertelenmesi ile ilgili iptal kararı içeren Anayasa Mahkemesi kararının incelenmesine ilişkindir.

II. KARAR ÖZETİ

5580 sayılı Özel Eğitim ve Öğretim Kurumları Kanunu kapsamındaki özel öğretim kurumu aleyhine alınan ihtiyati haciz kararına dayalı olarak konulan hacizlerin icra memurluğunca kaldırılması talebiyle yapılan şikâyet sonucunda dosyaya bakan ilk derece mahkemesi, İcra İflas Kanunu’nun 362/a maddesinin, Anayasa’da düzenlenen mülkiyet hakkı, eşitlik, devletin temel amaç ve görevleri başlıklı maddelerine aykırı olduğu iddiasıyla söz konusu hükmün iptali için Anayasa Mahkemesi nezdinde somut norm denetimine başvurmuştur.

Anayasa Mahkemesi, anılan olay için dava konusu kanun hükmünü, “5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında faaliyet gösteren okullar…’’ ibaresi yönünden incelemiştir. Adı geçen kanun kapsamında faaliyet gösteren okulların taşınır ve taşınmazları yönünden; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a göre yapılan takipler hariç tutulmak üzere tüm haciz işlemlerinin tatbik edilmesi için eğitim ve öğretim yılının sonu beklenecektir. Bu hüküm takip türü fark etmeksizin (ilamlı, ilamsız, ihtiyati haciz) tüm hallerde uygulama alanı bulur.

İtiraz konusu kural cebri icra hukukunun uygulanması bakımından Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa’nın 5. (“Devletin temel amaç ve görevleri”) ve 35. (“mülkiyet hakkı”) maddelerine aykırı görülerek iptal edilmiştir. Bahsi geçen hükmün iptali nedeniyle oluşacak boşluk kamu yararını ihlal edecek nitelikte olduğundan Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 153. maddesi ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 66. maddesi gereğince iptal hükmünün Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin işbu inceleme konusu kararı ile iptal edilen hüküm 01/12/2021 tarihi itibariyle yürürlükten kalkacaktır.

III. DEĞERLENDİRME

Mülkiyet hakkı sahibine, hukuk düzeni sınırları içinde kalmak koşuluyla malik olunan şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarruf etme imkânı vermektedir. Modern mülkiyet anlayışında mülkiyet hakkının iki temel yönü bulunmaktadır. Bunlardan ilki mülkiyetin kişiye sağladığı haklar, diğeri ise kişiye yüklediği ödevlerdir. Anayasa’nın 35. maddesi uyarınca, bu hakkın kamu yararı amacıyla sınırlandırılabileceği kabul edilmiş, mülkiyet hakkının kullanılmasının kamu faydasına aykırı olamayacağı hüküm altına alınmıştır. İşbu inceleme konusu davaya konu olayda, eğitim alanında faaliyet gösteren özel eğitim kurumunun kambiyo senedinden doğan borcu dolayısıyla gerçekleştirilen cebri icra işlemleri malvarlığını etkilediği ölçüde mülkiyet hakkına dâhil olacaktır; zira mülkiyet hakkı ekonomik değer ifade eden her türlü malvarlığı hakkını kapsar.

Anayasa Mahkemesi’nin değerlendirmesi sonucu borçlu eğitim kurumunun, menkul ve gayrimenkulleri üzerine haciz konulması ile mülkiyet hakkından faydalanması engellenir. Haciz işleminin ileri tarihe ertelenmesi de alacaklının alacağına kavuşmasını geciktirir bu sebeple alacaklının mülkiyet hakkından yararlanması zorlaşır. Mülkiyet hakkının etkin bir şekilde korunabilmesi için Anayasa’nın 5. maddesi uyarınca devletin temel görevi: kişinin maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamak, temel hak ve hürriyetlerini sınırlayan engelleri ortadan kaldırmaktır. Devlet, mülkiyet hakkını korumada negatif yükümlülüğe sahip olduğu kadar pozitif yükümlülüğe de sahiptir. Bu bağlamda devlet gerekli tedbirleri almakla birlikte kişilerin alacaklarına kavuşması için karşılıklı hak ve menfaat dengesine dayalı etkin bir icra sistemi kurmalıdır.

İşbu inceleme konusu olayda alacağın süresinde ödenmemesi sebebiyle alacaklı ve borçlunun mülkiyet hakkı menfaatler dengesi yönünden çatışmaktadır. Şöyle ki, iptali istenen hüküm doğrultusunda öğrencilerin mağdur olmamaları ve olumsuz etkilenmemeleri için eğitim ve öğretim süreci içinde haciz tatbik edilememesi ve haciz konusu malvarlığı değerleri üzerinde gerçekleşebilecek olası tasarruf işlemleri alacaklı tarafın alacağına ulaşmasını güçleştirir. Borçlunun haciz yasağı için öngörülen sürede malvarlığında gerçekleştirebileceği tasarruf işlemlerine karşı alacaklı, iptal davası açabilme ve cezai hükümlerin uygulanmasını isteme hakkına sahip olsa da, hükmün uygulanabilirliği için alacağın tahsil edilememesi gerekir. Ayrıca cezai hükümler borcun tahsilini sağlayacak fonksiyona sahip değildir.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun (kısaca “İİK”) 362/a maddesinde, eğitim dönemi içinde haczedilemeyecek mallar yönünden ayrım ve sınırlama yapılmamıştır; yani eğitim ve öğretim faaliyetiyle ilgisi bulunmayan mallar da hüküm uyarınca alacaklılar tarafından haczedilemeyecektir. Eğitim ve öğretim faaliyetleri ile eş zamanlı olarak başka alanlarda faaliyet gösteren kişilerin diğer faaliyet alanıyla ilgili bulunan taşınır/taşınmazları da haczedilemeyecektir. Haciz işlemi tek boyutlu olarak düşünülmemelidir. Haczedilecek malın niteliğine uygun düştüğü ölçüde işlem yapılarak, bir yandan eğitim ve öğretim faaliyetlerinin kesintisiz ilerlemesi bir yandan da borçlunun malvarlığı üzerinde gerçekleşen tasarruf işlemleriyle alacağın hukuki güvence altına alınması mümkündür.

İlk derece mahkemesi tarafından iptali istenen İİK hükmünde; uygulanacak haczin eğitim öğretim yılının sonunda yapılacağı belirtilmiş ve fakat bu eğitim ve öğretim yılının başlangıç ve bitiş tarihinin nasıl saptanacağı hususuna ilişkin net bir açıklamaya yer veren herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. İİK uyarınca, ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde haciz istenmezse hak düşer, takip muameleden kaldırılır. İcra hukukunun formelliği ile süreler arasında organik bir bağ vardır, işlemlerin zamanında yapılması büyük önem arz eder. Süresinde haciz istenmemesinin neticeleri değerlendirildiğinde alacaklının aleyhine sonuç doğması muhtemeldir.

IV. SONUÇ

Yukarıda belirtilen koşullar gözetildiğinde Anayasa Mahkemesi tarafından özel öğretim kurumları bakımından haciz yasağının alacaklı ve borçlu arasındaki menfaat dengesinin alacaklı aleyhine bozulduğu ve alacaklıya aşırı külfet yüklediği, Anayasa’nın 35. maddesi uyarınca mülkiyet hakkının korunmasına ilişkin devletin pozitif yükümlülüğünün ihlaline sebebiyet vermesi ve uygulanan kuralın ortaya çıkan sorunların çözümünde olumsuz etki yaratacak nitelikte olması sebebiyle İİK’nin 362/a maddesinde yer alan “5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında faaliyet gösteren okullar...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.

Eğitim ve öğretim alanında faaliyet gösteren kurumların, bu faaliyetleri kapsamı içinde veya kapsamı dışında yaptıkları işler dolayısıyla oluşan borçlarının tahsili yönünden diğer gerçek/tüzel kişilerden ayrıcalıklı konuma getirilmesi demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırıdır. Bu hükmün iptal edilmesi ile eşitlik ve ölçülülük ilkelerine uygun olarak; mülkiyet hakkının korunması gereken sınırlar içinde korunması, malike sağladığı haklar ile yüklediği ödevler bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi, tanınan imkânlar doğrultusunda menfaat dengesinin kurulmasına imkân sağlaması açısından büyük önem arz eder. Yukarıda da belirtildiği üzere, iptal kararı 01/12/2021 tarihi itibariyle hüküm doğuracaktır, bu tarihe kadar ise İİK 362/a hükmü aynen uygulanmaya devam edecektir. Buna karşılık İİK 362/a hükmünde yer alan haciz yasağı 5661 sayılı Yüksek Öğrenim Öğrenci Yurtları ve Aşevleri Hakkındaki Kanuna Ek Kanun kapsamında faaliyet gösteren özel öğrenci barınma hizmetleri veren yurt ve benzeri kurumlar bakımından aynen uygulanmaya devam edecektir.

İşbu iptal kararı hakkında veya İcra ve İflas Kukukuna ilişkin herhangi bir sorunuz olması halinde Büromuz ile iletişime geçmekten çekinmeyiniz.

Bilgilerinize sunulur.

ESİS HUKUK BÜROSU

Yol Tarifi