TR EN AR FA
 
İnternet sitemizde yer alan yayınlar, düşünce yazıları niteliğinde olup yazarların ele aldıkları konu hakkındaki bireysel görüşlerini yansıtmaktadır; düşünce ve ifade özgürlüğüne inanan bir Büro olarak her türlü fikre saygı ve dile getirilmelerinden memnuniyet duyuyoruz. Sitemizdeki yazı ve makalelerde yer alan bilgileri spesifik bir hukuki uyuşmazlığa uygulamadan önce mutlaka bir Avukata danışmanızı tavsiye ederiz.

Covid-19 Salgınının Rekabet Hukukuna Etkileri

1. GİRİŞ

Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınının ülkemizde de baş göstermiş olması, gerek resmi gerekse özel birçok kurumu ve yürütülen birçok faaliyeti olumsuz yönde etkilemektedir. Hükümet, Covid-19 salgınının sebep olduğu olumsuz etkileri en aza indirmek ve bu süreci en az hasarla atlatabilmek adına her geçen gün yeni önlemler almaktadır. Bu süreçten en çok etkilenen alanların başında şüphesiz maske, eldiven, dezenfektan ve kolonya piyasası ile gıda piyasası gelmektedir. Özellikle yaş meyve ve sebze piyasalarında fahiş fiyat artışları tüketiciyi zorlayıcı nitelikte olduğu gibi, etkin rekabet ortamına da zarar vermektedir. Bu durum, Rekabet Kurulu’nun harekete geçmesine ve bu fırsatçılığa bir son verip, etkin rekabet ortamını korumak adına bir takım soruşturmalar başlatmasına neden olmuştur. Aynı keza, tüketiciyi ve etkin, hukuka uygun rekabet ortamını korumak adına TBMM 16.04.2020 tarihli birleşiminde Yeni Koronavirüs (Covıd-19) Salgınının Ekonomik Ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’u kabul etmiş olup, işbu kanun 17.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Biz de bu çalışmamızda, Covid-19 salgınının rekabet ortamında yarattığı etkileri ve bu etkilere karşı gerek Rekabet Kurulu gerekse Hükümet ve yasama organı tarafından alınan tedbirleri hukuki açıdan değerlendireceğiz.

2. REKABET HUKUKU NEDİR, NELERİ YASAKLAR, REKABET KURULU’NUN YETKİLERİ NELERDİR

Rekabet kurallarını düzenleyen 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (“RKHK”)’un 3. Maddesi uyarınca; rekabet, “Mal ve hizmet piyasalarındaki teşebbüsler arasında özgürce ekonomik kararlar verilebilmesini sağlayan yarış” şeklinde tanımlanmıştır. Rekabet hukuku ise, her türlü ürün piyasasındaki rekabeti koruyarak tüketiciyi ve sosyo-ekonomik düzeni korumayı amaçlayan hukuk dalıdır. Rekabet kuralları devlet tarafından ekonomiyi düzenlemek ve piyasalarda rekabeti arttırarak ekonomiyi canlı tutmak için kullanılan bir araçtır. Rekabet kuralları temelde şu 3 amaca dayanır;

i. Şirketler arasındaki rekabeti olumsuz etkilemesi olası görülen anlaşma ve anlaşma yerine geçen her türlü eylemi önleme,

ii. Rekabetin olumsuz etkilenmesi muhtemel olan hâkim durumdaki veya hâkim duruma gelmesi muhtemel şirketlerin birleşme, devralma veya ortak girişimleri önleme,

iii. Bir şirketin avantajlı bir konuma geçmesini veya belirli bir piyasada tek başına hareket etmesini sağlaması muhtemel kara ve davranışlarını önleme.

RKHK sayılan bu amaçları gerçekleştirerek, mal ve hizmet piyasalarının serbest ve sağlıklı bir rekabet ortamı içinde sürdürülmesinin ve gelişmesinin sağlanabilmesi, kanunda düzenlenen hukuk kurallarına uyulup uyulmadığını denetlemesi ve gerekli görülmesi halinde belli bir sektörde uygulanacak fiyat ve diğer satış koşullarını belirlemesi amacıyla bağımsız idari otorite olarak Rekabet Kurumu’nu (“Kurum”) kurmuştur. Kurum’un yürütme organı Rekabet Kurulu’dur (“Kurul”).

Covid-19 salgını sebebiyle tüketiciye mal ve hizmetlerin sunulmasında rekabet hukuku ihlali tartışmaları gündeme gelmiştir. Bu tartışmalar RKHK’nin 4 ve 6. Maddeleri etrafında yoğunlaşmıştır.

RKHK’nin “Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar” başlıklı 4. Maddesi uyarınca;

Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır.

Bu haller, özellikle şunlardır:

a) Mal veya hizmetlerin alım ya da satım fiyatının, fiyatı oluşturan maliyet, kar gibi unsurlar ile her türlü alım yahut satım şartlarının tespit edilmesi,

b) Mal veya hizmet piyasalarının bölüşülmesi ile her türlü piyasa kaynaklarının veya unsurlarının paylaşılması ya da kontrolü,

c) Mal veya hizmetin arz ya da talep miktarının kontrolü veya bunların piyasa dışında belirlenmesi,

d) Rakip teşebbüslerin faaliyetlerinin zorlaştırılması, kısıtlanması veya piyasada faaliyet gösteren teşebbüslerin boykot ya da diğer davranışlarla piyasa dışına çıkartılması yahut piyasaya yeni gireceklerin engellenmesi,

e) Münhasır bayilik hariç olmak üzere, eşit hak, yükümlülük ve edimler için eşit durumdaki kişilere farklı şartların uygulanması,

f) Anlaşmanın niteliği veya ticari teamüllere aykırı olarak, bir mal veya hizmet ile birlikte diğer mal veya hizmetin satın alınmasının zorunlu kılınması veya aracı teşebbüs durumundaki alıcıların talep ettiği bir malın ya da hizmetin diğer bir mal veya hizmetin de alıcı tarafından teşhiri şartına bağlanması ya da arz edilen bir mal veya hizmetin tekrar arzına ilişkin şartların ileri sürülmesi.”

RKHK’nin “Hakim Durumun Kötüye Kullanılması” başlıklı 6. Maddesi uyarınca;

“Bir veya birden fazla teşebbüsün ülkenin bütününde ya da bir bölümünde bir mal veya hizmet piyasasındaki hakim durumunu tek başına yahut başkaları ile yapacağı anlaşmalar ya da birlikte davranışlar ile kötüye kullanması hukuka aykırı ve yasaktır. Kötüye kullanma halleri özellikle şunlardır:

a) Ticari faaliyet alanına başka bir teşebbüsün girmesine doğrudan veya dolaylı olarak engel olunması ya da rakiplerin piyasadaki faaliyetlerinin zorlaştırılmasını amaçlayan eylemler,

b) Eşit durumdaki alıcılara aynı ve eşit hak, yükümlülük ve edimler için farklı şartlar ileri sürerek, doğrudan veya dolaylı olarak ayırımcılık yapılması,

c) Bir mal veya hizmetle birlikte, diğer mal veya hizmetin satın alınmasını veya aracı teşebbüsler durumundaki alıcıların talep ettiği bir malın veya hizmetin, diğer bir mal veya hizmetin de alıcı tarafından teşhiri şartına bağlanması ya da satın alınan bir malın belirli bir fiyatın altında satılmaması gibi tekrar satış halinde alım satım şartlarına ilişkin sınırlamalar getirilmesi,

d) Belirli bir piyasadaki hakimiyetin yaratmış olduğu finansal, teknolojik ve ticari avantajlardan yararlanarak başka bir mal veya hizmet piyasasındaki rekabet koşullarını bozmayı amaçlayan eylemler,

e) Tüketicinin zararına olarak üretimin, pazarlamanın ya da teknik gelişmenin kısıtlanması.”

Bu maddelerin ihlali halinde uygulanacak olan yaptırım RKHK’nin 16. Maddesinin 2. Fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre, 4. ve 6. Maddelerin ihlali halinde ihlali gerçekleştiren teşebbüslere, son mali yıldaki cirolarının yüzde onuna kadar idari para cezası uygulanacaktır. Bu yaptırıma ek olarak, Kurul gerekli görürse, RKHK’nin 9. Maddesinin ilk fıkrası uyarınca, yukarıdaki maddeleri ihlal ederek kanuna aykırı davrandığına karar verdiği teşebbüslerden, ihlale son vermeye yönelik tedbirler almasına ve bu tedbirleri uygulamasına karar verebilecektir.

3. COVİD-19 SALGINI SONRASINDA REKABET ORTAMINDA YAŞANAN DEĞİŞİKLİKLER NELERDİR?

Covid-19 salgını ile gerek ekonomik gerekse sosyal yaşamda her geçen gün artan bir hızla değişimler yaşanmaktadır. Belli sektörler bu durumdan olumlu şekilde etkilense de, çoğu sektör için faaliyetler tamamen durmuştur. Örneğin eğlence sektöründe faaliyetlerin durmasıyla cirolar büyük bir hızla aşağı çekilmiş iken, e-ticaret şirketleri, milyonlarca insanın evde kalması sebebiyle pazar gücünü kat be kat arttırmıştır. Alıştığı marketten ziyade artık en yakınındaki markete giden ve salgın sebebiyle ihtiyaç duyduğu ürünü yalnızca internet pazarlarında bulabilen tüketiciler değerlendirildiğinde eski pazar anlayışının tamamen değiştiği görülmektedir. Bu durumda yeni hâkim durumların ortaya çıkması muhtemel olmaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda sayılan ürünlere ilişkin faaliyet gösteren teşebbüsler için rekabet hukuku ihlali riski oldukça yüksektir. Nitekim İtalyan Rekabet Otoritesi iki büyük e-ticaret sitesi rekabet ihlali soruşturması başlatmıştır[1]. Bu durumun ülkemizde de görülmesi mümkündür.

Öte yandan, bir takım ürünler için talepler yüzlerce katına yükselip, tedarik oldukça zorlaşmıştır. Örneğin kâğıt ürünler, temizlik malzemeleri, konserve ürünler, kuru bakliyat ürünleri ve dondurulmuş gıdalar açısından tedarik sıkıntıları yaşanmaya başlanmıştır. Arz-talep dengesinde yaşanan bu ani şaşmaların sonucu, rakip firmalar arasında ortak lojistik, ortak alım gibi çözüm yolları gündeme gelmiştir. Lakin bu gibi çözümler rakip firmalar açısından stok hacmi, müşteri kitlesi, bölgesel satış dağılımı gibi ticari sır niteliğindeki bilgilerin ele geçirilebileceği riski ile göze alınamamıştır. Buna karşılık salgın zamanında birleşme ve devralma alanında ilginç bir gelişme yaşanmış ve İngiliz Rekabet Otoritesi, Deliveroo isimli paket yemek servisi hizmeti veren firmanın teknoloji devi Amazon firması tarafından satın alınması hususunda, Covid-19 salgını sebebiyle satışın gerçekleşememesi durumunda firmanın batması riskini göz önüne alarak nihai olmayan onay vermiştir[2].

Buradan hareketle, salgının boyutu ve ekonomik hayatta yarattığı tüm bu etkiler düşünüldüğünde, pek çok şirketin yakın vadede yeniden yapılandırma yoluna ihtiyaç duyacağı öngörülmektedir. Böyle bir durum birleşme, devralma faaliyetlerini de beraberinde getireceği şüphesizdir. Dolayısıyla Covid-19 salgınının ekonomik etkileri uzun vadede sürmeye devam edecektir.

4. COVİD-19 SEBEBİYLE YAŞANAN DEĞİŞİKLİKLERİN REKABETİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN VE İLGİLİ DİĞER YASAL MEVZUAT ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRİLMESİ

Covid-19’un küresel çapta yayılmasıyla birlikte etkisini gösterdiği ülkelerde rekabet ortamı bu durumdan olumsuz etkilenmiştir. Tüm dünyada yaşanan bu olumsuz gelişmelere bakıldığında özellikle Covid-19 salgını ile mücadele kapsamında etkili görülen ürünlere ve bu ürünlerin fiyatlarına ilişkin rekabet hukuku hassasiyetlerinin tüm dünyada arttığını ve rekabet otoritelerinin bu salgın döneminde rekabet hukuku ihlallerine karşı önleyici tedbirler almaya çalıştığını görmekteyiz. Nitekim Çin Rekabet Otoritesi, piyasa fiyatının 6 katına tıbbi maske satışı yapan bir işletmeye 434.530,00 Amerikan Doları tutarında ceza kesmiştir[3]. ABD’de ise salgının ülke içerisinde yayılmaya başladığı ilk günlerde, Adalet Bakanlığı (DOJ) tarafından yapılan bir açıklamada tıbbi maske, tanı ve teşhis kitleri gibi kamu sağlığını korumaya yönelik ürünlerin üretimi, dağıtımı ve arzına dayalı rekabeti kısıtlayıcı anlaşmaların hukuka aykırılık çerçevesinde değerlendirileceği ve bunun salgınla mücadele kapsamında önemli bir adım olduğu açıklandı[4]. Birleşik Krallık rekabet otoritesi ise, salgın süresince işletmelerin her türlü hukuka aykırı sömürücü davranışının cezalandırılacağını, gerektiği takdirde belirli ürünlere ilişkin fiyat regülasyonu yapılabileceğini açıkladı[5]. Benzeri bir uygulama gördüğümüz İtalya Rekabet Otoritesi, e-ticaret platformları üzerinden olağan dışı fiyat artışı ve tüketiciyi yanıltıcı bilgilerle gerçekleştirilen satışları soruşturduğunu duyurmuştur[6]. Güney Kore Rekabet Otoritesi ise, ilaç şirketlerinin ve bir takım diğer şirketlerin, tıbbi maske ile başkaca ürünleri bağlayarak satıp satmadıklarını anlamak adına pek çok baskın ve yerinde inceleme gerçekleştirmiş, ülkede artan stoklama faaliyetlerine karşı idari para cezalarının yanı sıra hapis cezası uygulamasını benimsemesiyle dikkat çekmiştir[7]. Benzer şekilde,Polonya Rekabet Otoritesi, Polonya’daki en büyük iki e-ticaret platformu üzerinden kişisel koruyucu ekipmanlara ve hijyen ürünlerine dair satışların yasaklanması yolunda çalışmalar yaptıklarını duyurmuştur[8].

Türk rekabet otoritesi olan Rekabet Kurulu’nun ise, ülke içinde yaşanan tüm bu gelişmeler karşısında harekete geçebilmesi için, yaşanan bu gelişmelerin her şeyden evvel, RKHK’nin 4. veya 6. Maddelerinde düzenlenen ihlallerden birine girmesi gerekmektedir.

Bahsi geçen kanunun 4. Maddesinde düzenlenen ihlalin vuku bulabilmesi için, mutlaka teşebbüsler arası bir anlaşmanın yapılmış olması gereklidir. Diğer teşebbüsler ile arasında açık veya dolaylı bir anlaşma olmaksızın tek taraflı olarak bir şirketin kendi içinde aldığı kararlarla fiyatların artırılması, RKHK’nın 4. Maddesinde düzenlenen ihlal kapsamda değerlendirilemeyecektir. Nitekim Covid-19 salgını sebebiyle fiyat artışlarının asıl nedeni olarak, hızla artan taleplerin yarattığı krizi fırsata çeviren üretici veya satıcıların bireysel politikaları ve arz-talep dengesizliğinin neden olduğu kaçınılmaz sonuç gösterilmektedir. Dolayısıyla söz konusu fiyat artışlarının küçük bir kısmının, RKHK’nin 4. Maddesinde düzenlenen ihlal kapsamında gireceği görülmektedir.

RKHK’nın herhangi bir teşebbüsün, tek başına aldığı kararlar sonucu gerçekleştirdiği davranışlarla sebep olduğu ihlali düzenleyen 6. Maddenin uygulanabilmesi için ise, kanunun lafzı gereği bu teşebbüssün o alanda hâkim konumda olması koşulu aranmaktadır. Lakin fahiş fiyat artışı yaşanan ürünlere baktığımızda bunların, yaş meyve ve sebze ile kolonya, etil alkol, dezenfektan, maske, eldiven gibi çok sayıda tedarikçisi olan ürünler olduğunu görmekteyiz. Lakin süreç içerisinde meydana gelen beklenmedik hızla talep artışının bu ürünler bakımından stok açığı yaratması kaçınılmaz olduğu gibi bu durumun işletmeler tarafından kötü niyetli olarak kendi lehlerine kullanılması ve fahiş fiyat artırma yoluna gidilmesi söz konusu olmaktadır. Fiyat tespiti, bölgelerin veya ticaret kanallarının paylaşılması, arz miktarının kısıtlanması veya belirli kotalar konması, ihalelerde danışıklı hareket edilmesi vs. konularda, rakipler arasında gerçekleşen, rekabeti sınırlayıcı anlaşma ve/veya uyumlu eylemlerde bulunan ve kartel olarak nitelendirilen RKHK’ye aykırılık oluşturulan hallerin gerçekleşmesi halinde “Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hâkim Durumun Kötüye Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik”in 5.maddesi uyarınca hesaplanan miktar üzerinden idari para cezası ile cezalandırılmaktadır. Yönetmeliğin 5. Maddesi uyarınca uygulanacak bu ceza miktarı hesaplanırken nihai karardan bir önceki mali yıl sonunda oluşan veya bunun hesaplanması mümkün olmaz ise nihai karar tarihine en yakın mali yıl sonunda oluşan ve Rekabet Kurulu tarafından belirlenecek yıllık gayri safi gelirlerinin (i) Karteller için yüzde ikisi ile yüzde dördü, (ii) Diğer ihlaller için, binde beşi ile yüzde üçü, arasında bir oran esas alınmakta olup Covid-19 salgını ile başlayan sürecin etkisi ile yukarıda bahsedilen ve benzeri ürünlere yönelik arz-talep dengesinden hareketle hâkim durumun kötüye kullanılması da açık bir rekabet hukuku ihlali olması hasebiyle Kurum tarafından ceza tesis edilebilmesi mümkün olacaktır. Nitekim Rekabet Kurulu tarafından son günlerde unvanları belirtilmeksizin, birçok işletmeye soruşturma başlatıldığı açıklaması yapılmıştır.

5. REKABET KURULUNUN DEĞİŞEN REKABET ORTAMI İLE İLGİLİ TAVRI

Covid-19 salgınının hızla yayılmasıyla birlikte belli ürünlere yönelik ani şekilde fiyat artışlarının yaşanması Rekabet Kurulunu harekete geçirmiştir. Özellikle yaş meyve ve sebze sektöründe ani fiyat artışları yaşanması, Rekabet Kurumu’nu etkin rekabet ortamını korumaya yönelik çalışmalara başlamaya sevk etmiştir. Rekabet Kurumu, 23 Mart 2020 tarihinde, COVID-19 salgınının sebep olduğu krizle birlikte özellikle yaş meyve ve sebze piyasalarında “fırsatçı bir yaklaşımla fahiş fiyat artışları” yapıldığını gözlemlediklerini belirten bir açıklama yayımlamıştır. Tüketicinin huzurunu korumak adına adil rekabet koşullarını bozan eylemlerin önüne geçmek amacıyla görevde bulunan ve bir bağımsız idari otorite olan Rekabet Kurulu, bu olumsuz süreci fırsata çevirerek gıda piyasasında rekabeti bozucu faaliyetlerde bulunan kişi ve kurumlar hakkında belirlenen en ağır idari para cezalarını uygulayacağını belirtmiştir. Rekabet Kurulunun bu açıklaması, fırsatçı bir yaklaşımla fahiş fiyat artışı yapan satıcılara karşı en kısa sürede harekete geçeceğinin ilk sinyalleri olmuştur. Rekabet Kurumu Başkanı tarafından yapılan sonraki tarihli basın açıklamasında ise, yaş meyve ve sebze piyasasının yakından izlendiği, ürünlerin maliyetinde herhangi bir artış olmamasına rağmen, “ölçüsüz fiyat artışlarının” yapıldığını ve bu uygulamalara müsamaha gösterilemeyeceği belirtilmiştir. Yapılan açıklamanın devamında, bu uygulamalara, idari para cezalarının en üst sınırından verilmesi konusunda takdir yetkilerinin kullanılacağı eklenmiştir. Dolayısıyla Rekabet Kurulu yaptığı açıklamalarda fahiş fiyat artışı yapanlara karşı tavırlarının ne yönde olacağını açıkla belirtmiştir.

Yapılan bu açıklamaların ardından, Rekabet Kurulu birçok süpermarket ve tedarikçiye karşı RKHK’nin 40 ve devamı maddeleri uyarınca soruşturmalar başlatmıştır. Bu soruşturma kapsamında, fahiş fiyat artışı yapılıp yapılmadığı, salgından önce ürünlerin ne fiyata satıldığı, salgından sonra fiyatlarda ne derece artık olduğu gibi hususlar araştırılmaktadır. Lakin fahiş fiyat artışları gıda sektörüyle sınırlı kalmayıp birçok sektörde görülmektedir. Salgının ülke çapında yayılmasıyla birlikte, Mart ayının ilk yarısından itibaren, kolonya, etil alkol, dezenfektan, maske ve eldiven gibi bir takım sağlık ve temizlik ürünlerinin fiyatları dört ve hatta beş misline kadar çıkartılmıştır. Bunun üzerine Rekabet Kurulu’nun yanı sıra Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, kolonya üreticileri ile bir toplantı gerçekleştirmiş, bu toplantıda kolonya üreticilerinden fiyatlarda artış yapılmayacağı yönünde taahhüt almıştır.

Fahiş fiyat artışlarına karşı Ticaret Bakanlığı’nın yanı sıra Hazine ve Maliye Bakanlığı da harekete geçerek birçok şirkete idari para cezası uygulamıştır. Yine bu bağlamda fahiş fiyatlı satışlar için birçok şikâyet hattı kurulmuş ve tüketiciye böyle bir satışla karşılaştıklarında derhal bildirmeleri uyarılarında bulunulmaktadır. İdare yapılan ihbarlar üzerine, idari para cezaları uygulamak suretiyle virüs fırsatçılarına karşı önlemler almaya gayret etmektedir.

6. 16.04.2020 KABUL VE 17.04.2020 YÜRÜRLÜK TARİHLİ YENİ KORONAVİRÜS (COVID-19) SALGINININ EKONOMİK VE SOSYAL HAYATA ETKİLERİNİN AZALTILMASI HAKKINDA KANUN İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN’UN GETİRDİKLERİ

Piyasada fahiş fiyat artışlarının görülmesi, yasama organını da etkin rekabet ortamını korumak adına bir takım tedbirler almaya sevk etmiştir. Bu kapsamda TBMM 16.04.2020 tarihli oturumunda Yeni Koronavirüs (Covıd-19) Salgınının Ekonomik Ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kabul edilmiş olup, işbu kanun 17.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Fahiş fiyat uygulaması, yukarıda da bahsedildiği üzere, 4054 sayılı RKHK ile “Hâkim Durumun Kötüye Kullanılması” başlıklı 6. Maddesinde düzenlenmektedir ve çeşitli Rekabet Kurulu kararları ile hâkim durumda bulunan teşebbüsler ile sınırlı olmak üzere pek çok uygulamaya ve idari para cezası yaptırımlarına konu olmuştur. RKHK, fahiş fiyat yasaklamasını yalnızca hâkim durumdaki teşebbüslere yüklemektedir. Bu yasak ile hâkim durumdaki teşebbüslerin, fahiş fiyat uygulamak suretiyle tüketiciyi sömürmelerine ve hâkim durumlarını kötüye kullanmalarına engel olmak amacıyla getirilmiştir.

Buna karşılık 7244 sayılı Kanun incelendiğinde, teşebbüslerin pazardaki pozisyonundan bağımsız olarak tüm üretici, tedarikçi ve perakende işletmelere fahiş fiyat uygulamasında bulunmama şeklinde bir özen yükümlülüğü getirmektedir. Bu durum, hâkim durumda olmayan işletmelerin da fiyatlama yetkisinin azami fiyat bakımından denetim altına alınması sonucunu doğurmaktadır. Bu kapsamda bahsi geçen 7244 sayılı kanun incelendiğinde 13 ve 14. maddeler göze çarpmaktadır. Söz konusu maddelerin daha özenli incelenebilmesi adına her biri ayrı başlık altında incelenecektir.

6.1. 7244 Sayılı Kanun’un 14. Maddesi ile;

6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’a aşağıdaki “Fahiş fiyat artışı, stokçuluk ve Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu” başlıklı Ek Madde-1 eklenmiştir:

EK MADDE 1 –

(1) Üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından bir mal veya hizmetin satış fiyatında fahiş artış yapılamaz.

(2) Üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından piyasada darlık yaratıcı, piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozucu faaliyetler ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyici faaliyetlerde bulunulamaz.

(3) Üretici, tedarikçi ve perakende işletmelerin fahiş fiyat artışı ve stokçuluk uygulamalarına yönelik düzenlemeler yapmak, gerektiğinde denetim ve incelemelerde bulunarak idari para cezası uygulamak ve her türlü tedbiri almak amacıyla Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu oluşturulur. Başkanlığı, İç Ticaret Genel Müdürü tarafından yürütülen Kurul;

a) Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürü,

b) Esnaf, Sanatkârlar ve Kooperatifçilik Genel Müdürü,

c) Adalet Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından görevlendirilen birer Genel Müdür,

ç) İlgili İç Ticaret Genel Müdür Yardımcısı,

d) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu tarafından görevlendirilen birer üye,

e) Üretici ve tüketici örgütleri ile perakende sektörünü temsilen birer üye, olmak üzere on üç üyeden oluşur.

(4) Kurul ihtiyaç halinde Başkanın çağrısı üzerine; Başkan dâhil en az yedi üye ile toplanır ve toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar alır. Oyların eşit olması halinde Başkanın oy kullandığı tarafın çoğunluğu sağladığı kabul edilir. Kurulun kararları Bakanlıkça uygulanır.

(5) Kurulun sekretarya hizmetleri İç Ticaret Genel Müdürlüğü tarafından yerine getirilir.

(6) Kurulun oluşumu, görevleri, çalışma usul ve esasları, sekretarya hizmetleri ve Kurula ilişkin diğer hususlar yönetmelik ile belirlenir.”

Söz konusu Ek Madde 1 incelendiğinde, önleyici birçok yeniliğin getirildiği görülmektedir.

İlk fıkra incelendiğinde, fıkranın getirilmesine, Covid-19 sebebiyle aniden yükselişe geçen fahiş fiyat artışlarının sebep olduğu aşikârdır. Bu fiyat artışları sebebi ile tüketicinin söz konusu ürünlere erişimi zorlanmıştır. İçinde bulunduğumuz süreçte birer elzem ihtiyaç haline gelen ürünleri her hâlükârda alacak olan tüketiciye ürünler önceki fiyatlarından üçer beşer misliyle sunularak ektin rekabet ortamına zarar verilmiştir. Kanun koyucu da gerek eldiven, maske, kolonya, dezenfektan gibi kişisel koruyucu ekipmanlarda gerekse yaş meyve ve sebzede uygulanan bu fahiş artışların önüne geçebilmek üzere işbu maddeyi kabul etmiştir. Maddenin ihlali halinde uygulanacak yaptırım ise bir alt başlıkta değerlendirilecektir.

Maddenin ikinci fıkrası ile piyasada darlık yaratıcı, piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozucu faaliyetler ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyici faaliyetlerin önüne geçilmek istenmiştir. Bu maddede önüne geçilmek istenen faaliyet kartel oluşumudur. Bu madde düşünüldüğünde Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. Ve 6. Maddesi akla gelmektedir.

Maddenin üçüncü fıkrası ile yeni bir kurul oluşturulmuştur. Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu (“HFD Kurulu”) adı verilen bu yeni oluşuma, fahiş fiyat artışları konusunda denetimler yapmak, araştırmalar gerçekleştirmek ve gerektiğinde idari para cezası uygulamaları yapmak gibi görev ve yetkiler tanınmıştır. Kurul’un madde metninde sayılanlardan oluşmak üzere on üç üyesi bulunacaktır. Kurul’un oluşumu, görevleri, çalışma usul ve esasları, sekretarya hizmetleri ve Kurul’a ilişkin diğer hususların ise yönetmelik ile belirleneceği ifade edilmiştir. Lakin hâlihazırda, bu unsurlara ilişkin resmi bir bilgi bulunmamaktadır. 7244 sayılı Kanun ile artık, sırf fahiş fiyat artışlarının denetlenmesi, gerektiğinde para cezası uygulanması için göreve getirilmiş bir merciimiz bulunmaktadır.

Kanun koyucu Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu’nun kuruluşuna ilişkin düzenleyici maddeyi 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’a ek madde olarak eklenmesi suretiyle yasalaştırmıştır. 6585 sayılı Kanun’un amaç ve kapsamını düzenleyen ilk maddesi incelendiğinde hükümlerin yalnızca perakende işletmelerin açılış, faaliyet ve denetimlerine ilişkin usul ve esasları içerdiği görülmektedir. Bunun neticesinde Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu’nun sadece perakende piyasasına ilişkin olarak fahiş fiyat artışı ve stokçuluk uygulamalarını denetleyebileceği de öngörülebilecektir.

6.2. 7244 Sayılı Kanun’un 13. Maddesi ile;

6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un “Ceza Hükümleri” başlıklı 18. Maddesinin 1. fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir:

ı) Ek 1 inci maddesinin birinci fıkrasına aykırı hareket edenlere on bin Türk lirasından yüz bin Türk lirasına kadar; ikinci fıkrasına aykırı hareket edenlere ise elli bin Türk lirasından beş yüz bin Türk lirasına kadar.”

Bahsi geçen 6585 sayılı Kanun’un 18. maddesi bu kanuna aykırı eylemler gerçekleştiren teşebbüslere karşı uygulanacak cezai yaptırımları düzenlemektedir. Bu kapsam Covid-19 salgını sebebiyle piyasa yükselen fahiş fiyat artışları, bu maddeye ek yapılması ihtiyacına sebep olmuştur. Bu kapsamda madde metnine eklenen bent ile Ek 1. Maddeye aykırılık halinde uygulanacak cezai yaptırım düzenlenmiştir. Bahsi geçen EK 1. Maddenin birinci ve ikinci fıkrasında yasaklanan davranışların gerçekleştirilmesi suretiyle EK 1. maddenin ihlali halinde ihlal edenlere, 10 bin Türk Lirasından 100 bin Türk Lirasına kadar para cezası uygulanacaktır. Getirilen yaptırımla, Covid-19 salgınının yarattığı kriz ortamını fırsata çevirerek fahiş fiyat artışı uygulamalarının önüne geçilmek istenmiştir.

Yukarıda değinilen 18. Maddeye 16.04.2020 itibariyle eklenen (ı) maddesinin devamı ile Ek 1. Maddenin 2. fıkrasının ihlali halinde uygulanacak cezai yaptırım düzenlenmiştir. Buna göre piyasayı daraltıcı, piyasa dengesini ve serbest rekabet ortamını bozucu faaliyetler ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyici faaliyetlerde bulunanlara 50 bin Türk Lirasından 500 bin Türk Lirasına kadar idari para cezası uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

SONUÇ

Covid-19 salgınının tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek artan bir hızla yayılması, birçok alanı etkilediği gibi, rekabet hukuku alanını da etkilemesi kaçınılmazdır. Bu kapsamda, özellikle yaş meyve sebze ve kişisel koruyucu ekipman piyasalarında fahiş fiyat artışları tüketiciyi zorlayıcı nitelikte olduğu gibi, etkin rekabet ortamına da zarar vermektedir. Bu durum, Rekabet Kurulu’nun harekete geçmesine ve bu fırsatçılığa bir son verip, etkin rekabet ortamını korumak adına bir takım soruşturmalar başlatmasına neden olmuştur. 17.04.2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, Yeni Koronavirüs (Covıd-19) Salgınının Ekonomik Ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile bu süreçte yaşanan rekabet ihlallerini önleyici tedbirler alınmıştır. Biz de işbu çalışmamızda, devlet tarafından alınan bu önlemleri ve Rekabet Kurulu’nun rekabet ihlalleri karşısında sahip olduğu yaptırımları değerlendirmiş bulunmaktayız.



[3] Çin rekabet otoritesinin konu ile ilgili açıklaması için bkz. https://qz.com/1793749/wuhan-coronavirus-mask-shortage-illustrates-basic-economic-theory/

[5] Birleşik Krallık rekabet otoritesinin konuyla ilgili açıklaması için bkz. https://www.gov.uk/government/news/cma-statement-on-sales-and-pricing-practices-during-coronavirus-outbreak

[8] Konu ile ilgili açıklama için bkz: https://www.uokik.gov.pl/news.php?news_id=16332


#covid-19
Yol Tarifi